27 Kasım 2016 Pazar

Nusra’nın gözleri yaşlı: Trump Suriye üzerine ilk önemli politik değişikliği tetikledi

Çeviri: Selma Zarper

Trump sadece siyah bir aileyi beyaza boyanmış evlerinden atmakla kalmıyor, aynı zamanda Suriye’de ve başka yerlerdeki imtiyazlı cihatçılara karşı ABD hükümetinin desteğini de sonlandırıyor. Hem de göreve gelmeden aylar öncesinden


Suriye hükümetine bağlı olan insanlar Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanmış olmasından memnunlar.
Pasaport gişesinde, Amerikalı bir gezgini gören Suriyeli memurun yüzü ışıldadı.
“Yeni başkanınız hayırlı olsun!” diye seslenerek, enerjik bir tavırla Bay Trump’ın “Suriye için iyi” olacağını söyledi.
Yeni yönetimin ilk önemli adımı Trump daha göreve gelmeden atılıyor. Bencilce kendi tarihi mirası ile ilgilenen Obama, aniden 180 derecelik bir dönüş yaparak Trump politikalarını uygulamaya başlıyor.  Başlangıç konumuna şöyle bir bakalım;
Trump, Ekim ayında Clinton ile yaptığı münazarada Halep hakkında sorulan soru üzerine, bunun insani bir felaket olduğunu söylemişti fakat şehir halihazırda düşmüştü. Clinton için,  kim olduklarını bilmeden isyancıları savunuyor dedi. Suriye’nin batısında Esad’a karşı savaşan isyancılar, bir kısmı CIA destekli programlar tarafından eğitilen Özgür Suriye Ordusu bayrağı altında savaşan ulusalcıları ve daha önce Nusra Cephesi olarak bilinen El Kaide bağlantılı grup gibi cihatçıları bünyesinde barındırıyor.
Obama yönetimi Suudi destekli John Brennan yönetimindeki CIA aracılığıyla, “ılımlı isyancılara” silah, eğitim ve milyonlarca dolar aktardı. Bunlar daha sonra geri döndüler (video) ve CIA hediyelerini Suriye’deki El Kaide’ye (namı diğer Nusra Cephesi) verdiler ya da kendileri ona katıldılar. Gizli plan artık hiçbir şekilde gizli değildi ve Rusya’nın yanı sıra Suriye de bunu defalarca dile getirdi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov “ılımlı isyancıları” El Kaide’den ayıracağı konusunda söz veren ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile müzakerede bulundu. Fakat Kerry sözünü asla tutmadı. Bunun yerine, hiç yaşanmadığı halde, Rusya’yı sahte bir şekilde vahşet uygulamakla suçladı. CIA, Obama yönetimi içerisinde üstünlüğü elinde tuttu ve hain planlarını sürdürdü.
Tüm bunlar, başkan seçilen Trump, Beyaz Saray’a adımını attığı gün değişti. Bir taraftan Obama oval ofiste Trump ile görüşürken, diğer taraftan yeni politikalar piyasaya sürüldü. Bu politikalar seçim sonrasına kadar saklandı, Clinton seçimi kazanmış olsaydı büyük olasılıkla ortaya çıkarılmayacaklardı ya da onaylanmayacaklardı.
ABD bundan böyle Suriye’deki El Kaide ile savaşacağını ilan etti:
ABD’li yetkililer Başkan Obama yönetimi bugüne kadar gözardı ettiği Suriye hükümetine karşı öncü rol üstlenen Suriye’deki El Kaide bağlantılı grubun liderlerinin öldürülmesini emretti. Bu değişimin başkan seçilen Trump görevi teslim aldıktan sonra hızlanacağı görünüyor…Kuvvetle muhtemel Moskova ile işbirliği içerisinde.
Nusra’nın geniş lider kadrosunun peşine düşme kararına karşı çıkan ABD’li yetkililer, Esad karşıtı savaşta ön cephede savaşan bir grubu zayıflatarak ABD’nin Esad hükümetinin isteklerini etkili bir şekilde yerine getirmiş olacağı konusunda uyardı.
Savunma Bakanı Ashton B. Carter ve diğer Pentagon yetkilileri başlangıçta Nusra’ya karşı daha fazla Pentagon casus uçağı ve insansız hava aracı sağlama fikrine direndiler.

 Clinton’ın kaybettiğini öğrenen El Kaide’nin dünyası başına yıkılır (temsili foto).

Ashton Carter, John Brennan ile birlikte Obama yönetimi içerisindeki en büyük Rusya karşıtı güç merkezidir. ABD silah endüstrisinin çığırtkanlığını ve Avrupa’daki NATO müttefiklerine ABD silahlarını satmayı destekleyen Rusya karşıtı kampanyanın yürütücülüğünü ağırlıklı olarak o üstleniyor. Suriye’deki El Kaide’yi Rusya karşıtı vekil olarak memnuniyetle karşıladı.
Fakat Obama bu politikayı durdurdu. Bunun olumlu bir hareket olduğundan henüz emin değiliz ancak sözü edilen Washington Post hesabı bu duruma ilişkin tek uyarı işareti değildir:
Bugün, ABD Hazine Bakanlığı Dış Kaynaklar Kontrol Merkezi (OFAC) Nusra Cephesi’nin askeri,  eleman temin etme ve finansman sağlama maksatlı operasyonlarını durdurmaya yönelik harekete geçti. OPAC, teröristleri ve teröristlere veya teröre destek verenleri hedefleyen 13224 numaralı Kararname (E.O) uyarınca özellikle dört önemli Nusra Cephesi liderini –Abdullah el-Muhaysini, Cemal Hüseyin Zeyniye, Abdül Ceşari ve Eşref Ahmed Fari el-Allak– hedef gösterdi.
Bu hedefler, bugün Şam’ın Fethi Cephesi olarak bilinen örgütü, Suriye’deki El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nin bir kolu olarak tanımlayan ABD Dışişleri Bakanlığı ile koordineli olarak belirlendi.
Abdullah el-Muhaysini, Nusra Cephesi adına hareket etmek, ya da ona destek verenlere yardım etmek ve hizmet vermekten dolayı hedefe alındı.
Bu ABD politikasında büyük bir değişimdir. Nusra bundan böyle sadece Rusya ve Suriye saldırılarından değil, aynı zamanda Birleşik Devletler’in istihbarat ve askeri kapasitesinden de kaçmak durumunda kalacaktır.
Suudi bir din adamı olan yeni hedef Muhaysini, Nusra’nın Suriye’deki esas akıl hocasıdır. Bazıları onu yeni Usame Bin Ladin olarak kabul ettiler. Kendisi aşağıdaki fotoğrafta, solda, Suriye’deki önemli El Kaide propagandacısı ve “gazeteci” Hadi Abdullah ile kol kola görüntüleniyor.
                                                          Muhaysini ve Hadi Abdullah
Hedefe alınan El Kaide teröristi Muhaysini’nin arkadaşı Hadi Abdullah, daha geçtiğimiz günlerde CIA/Soros tarafından finanse edilen “rejim değişikliği” tesirli operasyon Sınır Tanımayan Muhabirler 2016 Basın Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Bu, Hadi Abdullah’ın kendisinin bir CIA ürünü olduğu anlamına mı geliyor? Böyle ise eğer, bu anlamda Suriye’deki ilk “gazeteci” olmazdı.
Obama, şimdi, Trump’ın seçilmesinin doğrudan bir sonucu olarak, açıkça, Pentagon’a aynı Rusların yaptığı gibi Suriye’deki El Kaide’ye karşı savaş açma emrini verdi. El Kaide ve onun “ılımlı” Suriyeli bileşenlerine beş yıl boyunca neredeyse kesintisiz ABD desteği sunduktan sonra. Eğer varsa bile Obama’nın CIA’e verdiği yeni emirlerin neler olduklarını henüz bilinmiyor. CIA bu politikaları mı izleyecek yoksa (yine) Suriye’deki politikalara karşı koymaya mı çalışacak? İlginçtir ki yukarıda bahsi geçen Washington Post raporunda bu yeni yöneliş ile ilgili olarak CIA’den gelen hiçbir yorum yer almıyor. Böylesi bir eksiklik neden?
Rusya ve Suriye, meyvelerini vermeye başlamasından itibaren yeni Obama politikalarını memnuniyetle karşılayacaklardır. Hillary Clinton, Suriye ile birlikte Rusya ve İran ile süren ihtilafları planladı ve bunları daha da derinleştireceğini ilan etti. Hillary seçilmiş olsaydı, Obama bu politikalara kesinlikle karşı çıkmazdı. Fakat Trump’ın kazanması ve dolayısıyla ufukta yeni politikanın belirmesiyle, şimdi rotayı Trump görevi teslim aldığında “devamlılık” sağlayacak bir yöne doğru kırdı.
Trump sadece siyah bir aileyi böylesine uzun bir süreliğine beyaza boyanmış evinden atmakla kalmıyor, aynı zamanda Suriye’de ve başka yerlerdeki imtiyazlı cihatçılara karşı ABD hükümetinin desteğini de sonlandırıyor. Hem de göreve gelmeden aylar öncesinden. O gerçekten de  uzun zamandır bize söylendiği kadar tehlikeli olduğunu kanıtlıyor.
Metnin, Moon of Alabama sitesindeki orijinalinde aşağıdaki güncellemeye yer verilmiş:
Bugün, Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan bu röportaj Trump’ın Obama’nın eski politikalarına karşı hala Suriye yanlısı/ cihatçı karşıtı kampta yer aldığını doğruladı:
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den “güzel” bir mektup aldığını ve aralarında geçen telefon konuşmasının kısa tutulduğunu söyledi.
Detaylı bir şekilde belirtmese de, Bay Trump, bahsettiği mevcut Obama yönetiminin ılımlı Suriye muhalif gruplarını bulup orada yaşanan iç savaşı destekleme yönündeki girişiminden uzak bir değişiklik yapmayı önerdi. “Suriye konusunda birçok insanla zıtlaşan görüşlerim oldu” dedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı tasfiye etmekten ziyade, Suriye’de İslam Devleti (IŞİD) ile savaşmak konusunda daha sert bir hedef önerdi. “Benim tavrım… Siz Suriye ile savaşıyorsunuz, Suriye de IŞİD ile savaşıyor ve IŞİD’den kurtulmanız gerekiyor. Rusya şimdi Suriye ile tamamen ilişkili bir durumdadır, ve şimdi bizim yüzümüzden güç kazanmakta olan İran var, Rusya ile ilişki içerisinde. Şimdi Suriye’de isyancıları destekliyoruz, ve bu insanların kim oldukları konusunda hiçbir fikrimiz dahi yok.
ABD’nin Bay Esad’a saldırması durumunda da “Suriye ile savaşmamız demek, Rusya ile savaşmamız demektir” dedi Bay Trump.
[Moon of Alabama’daki İngilizce orijinalinden Selma Zarper tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder