2 Eylül 2016 Cuma

Halep çatışması ve ABD savaş propagandasının ikiyüzlülüğü

Bill Van Auken - (Çeviri: Selma Zarper)

“Teröre karşı savaş”ın piyasaya sürülmesinden 15 yıl sonra, Washington yalnızca bu savaştaki sözde hedefi -El Kaide- ile doğrudan ittifak kurmakla kalmıyor, aynı zamanda akla gelebilecek en büyük terörü, bir üçüncü dünya savaşını insanlığın üzerine salmak için hazırlık yapıyor.



Bu hafta, Barack Obama, ABD’nin Irak ve Suriye’de İslam Devleti milislerine karşı mücadele adı altında piyasaya sürülen en son savaşını başlatalı iki yıl oldu. ABD başkanı bu yeni askeri mücadeleyi sadece “terörizme karşı küresel savaş”ın devamı olarak değil, aynı zamanda Irak’ın Ezidi nüfusuna yönelik tehdide uyarıda bulunarak insan hakları için bir savaş olarak ifade etti ve dini azınlıkların tehdit edilmesini “görmezden gelemeyeceklerini” iddia etti.
Bu sözde insani müdahalenin bilançosu her geçen gün kanlı bir şekilde artıyor. Airwars (Hava Savaşları) gözlem grubunun bu hafta yıldönümü vesilesiyle yayımladığı bir rapor, ABD öncülüğündeki koalisyonun hava saldırıları (bunların %95’i ABD savaş uçakları tarafından gerçekleştirildi) sonucunda savaşa katılmayan 4700’den fazla sivilin yaşamını yitirdiğini bildiriyordu. 2003’te Başkan George W. Bush tarafından başlatılan Irak savaşının sekiz yılı boyunca hayatını kaybeden Amerikan askerlerinin toplamından çok daha fazla Iraklı ve Suriyeli masum erkek, kadın ve çocuk iki yıl içerisinde ABD bombaları ile katledildi.
Washington’un Ortadoğu’daki son savaşı -aynı zamanda 11 Eylül 2001’den bu yana sürdürülmekte olan 15 yıl içindeki savaşlar- hakkındaki yalanlarının ve gerekçelerinin tümü, geçtiğimiz günlerde ABD hükümetinin ve medyasının Suriye’nin eski ticaret merkezi Halep’te yaşanan çatışmalarda kontrolün “isyancı” güçlerin eline geçmesini zafer olarak kutlamasıyla patladı.
“İsyancılar”ın saldırısı, uzun zamandır El Kaide’nin Suriye kolu olarak bilinen bir örgüt tarafından organize edildi ve yürütüldü. Operasyon, Suriyeli Alevi askerlere yönelik katliam gerçekleştiren ve hiçbirine yaşam olanağı vermeyen koyu mezhepçi Sünni birisinin adına adandı. Terörizm ve insan hakları ile ilgili saçmalık için çok fazla!
El Kaide yönetimindeki güçlerin Halep’teki askeri kazanımları net değil. Ancak, görünüşe göre, hükümet kontrolü altında olan ve nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı kentin batı kısmını kuşatmayı başardılar. “İsyancılar” havan topları ve ağır silahlarıyla yüzlerce kişiyi öldürdüler ve sakat bıraktılar.
Doğu Halep’te cihatçıları bombaladığında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı insanlığa karşı suç işlemekle suçlayan Washington ve müttefikleri, Batı medyası ve insan hakları grupları, şehrin batısında emperyalizm destekli teröristler sivilleri öldürürken sessiz kalıyor.
Batı medyasının bazı kesimleri, “isyancı” intihar bombacılarının kendilerini patlatmalarının, Batı destekli milislere stratejik “üstünlük” sağlamayacağını kutlayacak kadar ileri gittiler. Son mücadeledeki en sahtekar ve ikiyüzlü hesaplar, haberlerini ve yayın çizgisini dikkatli bir şekilde ABD emperyalizminin yırtıcı hedeflerine hizmet etmek üzere tasarlayan New York Times (NYT) sayfalarında ortaya çıktı.
NYT, Halep üzerine bir pazartesi makalesinde, rejim kontrolüne isyancılar ve onların cihatçı müttefikleri” aracılığıyla meydan okundu diyor. Makale şöyle devam ediyor: “Haftasonu isyancıların avantajlı duruma geçmelerine sebep olan hayati faktör yaygın isyancı grupların işbirliği oldu, bunlardan bir kısmı ABD’den gizli silah desteği aldı, cihatçı örgütlerin arasında eskiden Nusra Cephesi olarak bilinen El Kaide bağlantılı bir grup da var.”
Gazete bu olayı, sanki Prens olarak bilinen ölmüş bir sanatçı hakkında sıradan bir habermiş gibi sunuyor. Nusra Cephesi, Halep’teki saldırı başlamadan sadece bir hafta önce adını Şam’ın Fethi Cephesi olarak değiştirdi ve El Kaide ile resmi olarak bağlarını kopardıklarını -onun olurunu alarak-  ilan etti.
Bu isim değişikliğinin, öncülüğü, uzun zamandır Washington tarafından terörist olarak ilan edilmiş bir grup tarafından yürütülen bir saldırıya doğrudan destek veren Amerika’nın politikasını steril tutma çabası ile CIA danışmanlığında gerçekleştirildiğine inanmamak için hiçbir sebep yok.
El Kaide ile yan yana savaşanların bazı liberal ilerici güçleri oluşturduklarını söyleyen NYT hiçbir “ana isyancı grubun” adını asla anmıyor. Aslına bakılırsa, bu gruplardan biri geçenlerde militanlarının 12 yaşındaki yaralı bir çocuğun kafasını kesme görüntüsünün videosunu yayımladı ve hemen hemen hepsi El Kaide’nin ideolojik bakış açısını paylaşıyor.
Londra’nın Financial Times’ı, “göründüğünden daha fazla yabancı yardım alınmış olabilir; eylemciler ve isyancılar savaş öncesinde ve savaş esnasında, muhalefet güçlerinin yeni silahlar, nakit ve diğer malzemelerle takviye edildiklerini söylüyorlar” diyerek, Halep’teki “isyancı” saldırısına ilişkin en açıksözlü raporlardan birini yayımladı. Top ve diğer ağır silahlar da dahil olmak üzere silah ve mühimmatla birlikte Türk sınırından akıtılan kamyonların günlük raporlarına referans veriyor.
Gazete, ismi açıklanmayan Batılı bir diplomattan alıntı yaparak, ABD’li yetkililerin “ikisi de Esad hükümetine ana askeri desteği sağlayan Rusya ve İran’a yönelik baskıyı tekrar artırmak için” El Kaide yönetimindeki saldırıyı desteklediklerini söylüyor.
Financial Times, yine ismi açıklanmayan bir “askeri analist”ten alıntı yaparak, “savaşın niteliği, El Kaide güçlerinin yalnızca büyük miktarda silah yardımı değil aynı zamanda profesyonel askeri eğitim de aldığını gösteriyor” diyor.
Anlamlı bir biçimde, Halep’te savaş sürmekteyken Suriye’nin kuzeyinde uzun menzilli devriye araçları yöneten ağır silahlı İngiliz komandolarının fotoğrafları ortaya çıktı. Benzer ABD birimleri de sahadalar. Bunlar El Kaide’nin Suriye güçlerini kimlerin eğittiği konusunda en muhtemel şüpheliler arasında yer almaktalar.
Onlar sadece CIA’in -Usame bin Ladin ile yakın ittifak içerisinde çalıştığı- Afganistan’daki Sovyet destekli rejimi devirmek için mücahitlere destek sağladığı, 30 yıl önce El Kaide’nin yükselmesine neden olan emperyalist operasyonun temel özelliklerinin bir tekrarı olacaktır.
Bu hadise bize nihayetinde 11 Eylül’ü vermişken, Suriye’deki mevcut operasyonlar çok daha büyük tehlikeleri içerisinde barındırıyor. Şimdi ticari medya tarafından açıkça ifade edilen El Kaide’nin ABD emperyalizminin kara kuvvetleri olarak hizmet verdiği “vekalet savaşında” Washington Rusya’yı parçalama ve ona boyun eğdirme amaçlı bir savaşın hazırlıklarının bir parçası olarak Rusya’nın önemli bir Ortadoğu müttefikini devirmeye çalışıyor.
ABD başkanlık yarışını önde götüren Demokrat Hillary Clinton, ABD seçim sürecinde neo-McCarthyci suçlamalar yaptığı Vladimir Putin’in öngörülen devrilmesini kampanyasının merkezine alarak, defalarca Suriye’de ve Rusya’ya karşı çok daha saldırgan bir politika izleyeceğinin işaretini verdi.
Washington’ın savaşı kızıştırmak için bekleyeceği önümüzdeki Ocak ayındaki göreve başlama gününe kadar saldırganlığı belirgin olmaktan uzak olacak. Halep’teki “isyancı” kazanımları hızla tersine çevrilebilir ve mücadele ABD destekli El Kaide milislerinin son kalelerini kaybetmeleri ile sonuçlanabilir.
ABD emperyalizmi, Moskova ile uyumlu bir Suriye hükümetinin yeniden güçlenmesini kabul edecek gibi değil. Basınç, Rus ve Amerikan kuvvetleri arasında doğrudan bir çatışma tehdidi yaratarak kaçınılmaz olarak daha doğrudan ve daha kitlesel bir Amerikan müdahalesini başlatacaktır.
“Teröre karşı savaş”ın piyasaya sürülmesinden 15 yıl sonra, Washington yalnızca bu savaştaki sözde hedefi -El Kaide- ile doğrudan ittifak kurmakla kalmıyor, aynı zamanda akla gelebilecek en büyük terörü, bir üçüncü dünya savaşını insanlığın üzerine salmak için hazırlık yapıyor.

[World Socialist Web Site’deki 10 Ağustos tarihli İngilizce orijinalinden Selma Zarper tarafından Sendika.Org için çevrilmiş ve 15 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanmıştır.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder